“Önemli olan hayata yeni yıllar eklemek değil, yıllara hayat eklemektir” Alexis Carrel Yaşlanma, yaşam sürecinin doğal ve kaçınılmaz bir dönemidir. Günümüzde yaşlılık dönemlerini tanımlarken 65-74 yaş “genç yaşlılık”, 75-84 yaş “orta yaşlılık” , 85 yaş üstü “yaşlı yaşlılık” dönemleri olarak bahsedilir. Herkesi memnun edecek olan yeni ve gerçek bir ifade artık orta yaşın 35 olmadığı ve günümüzde orta yaşın sonunun 70 yaşa doğru uzadığıdır. Birleşmiş Milletlerin tanımına göre bir ülkedeki yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının %8 ile %10 arasında olması o ülke nüfusunun “yaşlı”, %10’un üzerinde olması ise “çok yaşlı” olduğu anlamına gelmektedir.
Ülkemizde yaşlı nüfus, diğer yaş gruplarındaki nüfuslara göre daha yüksek bir hız ile artış göstermektedir. Küresel yaşlanma süreci olarak adlandırılan “demografik dönüşüm” sürecinde olan Türkiye, oransal olarak yaşlı nüfus yapısına sahip ülkelere göre genç bir nüfus yapısına sahip görünse de, mutlak yaşlı sayısı oldukça fazladır, çocuk ve gençlerin nüfus içindeki oranı azalırken yaşlıların toplam nüfus içindeki oranı artış göstermektedir. Nüfus tahminlerine göre Türkiye’nin yaşlı nüfus oranının 2023 yılında %10,2’ye yükseleceği ve “çok yaşlı” nüfuslu ülkeler arasında yer alacağı, 2050 yılında %20,8, 2075 yılında ise % 27,7’ye yükseleceği tahmin edilmektedir. Ortalama yaşam süresi hakkında yapılan istatistiklere göre Türkiye’de beklenen ortalama yaşam süresi; 1960 yılında erkek ve kadın için sırasıyla 51-54 yıl ve 2000 yılında 65.8 -70.4 iken 2030 yılı için 74 -79 olarak tahmin edilmektedir. Yaşam süresini artıran nedir? Kültür bilim ve teknoloji ile birlikte insan yaşamındaki refahı artırarak içinde geniş çaplı gelişmeleri barındıran bir sürecin olağanüstü bir neticesidir denilebilir Yaşlanmak özellikle fiziksel ve zihinsel olarak sağlıklı yaşlanmak aslında bir başarı ve bir ayrıcalıktır ki her insan ileri yaşlara ulaşamıyor . Yaşlanmanın tam olarak iyi birşey olmamasının nedeni ise 65 yaş üzerinde Alzheimer ve Parkinson gibi kronik nörolojik hastalıklara, kalp damar hastalıklarına veya kanser gibi hastalıklara yakalanma sıklığının artmasıdır. Günümüzde bir çok insan filozoflar, sanatçılar, doktorlar, bilim insanları hayatın son 30 yılına artık farklı bir bakış açısı ile bakıyorlar. Bu döneme yaşamın gelişimsel yeni bir dönemi olarak bakılıyor. Bu dönem insan ruhunun göğe yükselişi yani bir aydınlanma veya şuurlanma halidir ki beraberinde bilgelik, bütünlük ve gerçeklik getiren bir dönemdir. Yaş patolojiyle değil potansiyelle alakalıdır aslında. Bir kısmı tabii ki genetiktir ki bu konuda yapacak şeyler azalıyor. “İnsanların çoğu yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya bir şey vermediği için. Ve ölmekten korkuyor , aslında yaşamayı bilmediği için.” Shakespeare Yaşlanmanın iyi tarafları ; “Yaşlanmak” bazı güncel özellikleri de beraberinde getirir; yüksek tecrübe, uzmanlık, duygusal algının gelişmiş olması gibi. Sosyologlar bu süreci “yaşlanma paraodoksu” olarak tanımlamaktadır. Yapılan çalışmalar ile gösteriliyor ki yaşlı insanlar mutludurlar, stres ve endişeleri genç ve orta yaşa gore daha azdır, daha pozitiflerdir, mutluluk ve hüzün gibi farklı duyguları bir arada yaşamaya daha yatkındırlar ki hüzün ile daha rahat başa çıkabiliyor ve üzüntüyü daha rahat kabul edebiliyorlar, farklılıklardan çok benzerlikleri görme eğilimindedirler ve dikkat ve hafıza gibi bilişsel işlevlerini olumsuzdan çok olumluya yönlendirebiliyorlar . Pozitiflikleri etraflarındaki olayları daha zor idrak ettiklerinden mi geliyor diye düşünülse de asıl olan yaşlanan kişinin zaman ufkunun kısalması ve hayattaki hedeflerinin değişmesidir. Dünyanın bütün zamanına sahip olunamıyacağı farkedildiğinde öncelikler daha net bir şekilde görülmeye başlanır. Önemsiz olaylar daha az dikkate alınır , daha minnettar olunur , yaşamın tadı daha iyi çıkarılır , uzlaşmaya daha açık olunur, yaşamın duygusal anlamda daha açık olan alanlarına yatırım yapılır ve böylece günden güne daha mutlu olunur. Ancak adaletsizliğe tolerans çok azalır! Unutulmamalıdır ki uzun bir hayat kişinin yaşam kalitesini her yaşta yükseltme şansına sahip olması demektir. Eğer bilim ve teknolojiye yönelip yaşlı insanların yüzleştikleri asıl problemlere çözüm bulunursa ve yaşlanan insanların yaşam sürelerine eklenen yıllardan sa yaşam güçlerine yatırım yapılırsa yaşam kalitesi her yaş için artırılabilir. “YAŞLILARIMIZI NASIL KURTARACAĞIMIZI DÜŞÜNECEĞIMIZE BİZİ NASIL KURTARACAKLARINI DÜŞÜNMEYE BAŞLIYALIM” Toplumdaki yanlış kanının aksine, sağlıklı bir yaşlı çok işe yarar, yani üretkendir, toplumda bir değil bir çok önemli rolleri vardır ve yaşayan verici kaynaklardır. Bir insanın en büyük ihtiyacı, yaşı ne olursa olsun, kendisine ihtiyaç duyulmasıdır ve sağlıklı yaşlanan bir kişi, kendini ihtiyacı duyulan biri halinde tutabilir. “Hayatın değeri uzun yaşanmasında değil iyi yaşanmasındadır. Öyle uzun yaşamışlar var ki, pek az yaşamışlardır. Doya doya yaşamak yılların çokluğuna değil, sizin gücünüze bağlıdır” Montaigne Yaşlılık duyguların dinlenmesi , özgürlük çağıdır” “Bilinçli yaşanılan bir gençlik ve orta yaşlılık , yaşlılığa hazırlanmanın en iyi yoludur. Bilgelik ve huzur kapılarını açabilecek tek doğru davranış budur” Platon “Önemli olan hayata yeni yıllar eklemek değil, yıllara hayat eklemektir” Alexis Carrel Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz. |